Barcelona ve Almanya’nın yıldız oyuncusu İlkay Gündoğan, Türkiye ile oynanan mücadelenin ardından Zeit’e özel bir röportaj verdi.
İşte yıldız futbolcunun açıklamaları;
“BARCELONA TAMAMEN YENİ BİR MEYDAN OKUMA”
“Barcelona tamamen yeni bir meydan okuma. Manchester City’de Pep’le geçirdiğim yedi yıl ve kaptanlıkla birlikte öz güvenimi geliştirdim. Tekrar konfor alanımdan çıkmanın önemli olduğunu düşündüm. Sadece futbol açısından değil, kişisel olarak da. Zor olsa da yeniden başlamayı seviyorum. Yeni bir ülke, yeni bir dil, yeni bir kültür, yeni bir kulüp, tabii ki zor. İnsanlar sadece spor olarak görüyor ama sosyal hayat da var. Sadece birkaç hafta önce ev bulduk. Rutini seviyorum ve inzivaya çekilecek bir yerim olmadığında birçok şey benim için zor oluyor”
“DİLİ ÖĞRENMEK ZORUNDASINIZ”
“İspanyolca veya Katalanca öğreniyor musunuz?”
“Henüz değil, önümüzdeki iki hafta içinde başlayacak. Ufak tefek konuşmalar için yeterli. Eşimin İtalyanca bilmesinin avantajı oluyor. İtalyanca, İspanyolca’ya benziyor. Profesyonel bir futbolcu olarak yeni takımınızın dilini öğrenmeye çalışmalısınız”
“MESSI GİBİ BİR OYUNCUYU KAYBETTİ”
“Barcelona’nın eski başarılarını yeniden yakalaması için ne yapılmalı?”
“Barcelona’da işler sportif açıdan iyi gidiyor ama hala birçok alanda gelişmemiz gerekiyor. Ben de bu yüzden getirildim. Hocamız tecrübelerimi aktarmam gerektiğini söyledi. Dil engeli nedeniyle tam olarak işe yaramasa bile, sadece görünüşümle genç oyuncuların arasında bazı şeyleri tetikleyebilirim. Barcelona, La Masia’daki oyunculara güveniyor. Benim gibi yurt dışından gelen ve doğru karışımı ve gerekli istikrarı sağlayan bireysel futbolcular da var. Kulüp son zamanlarda Messi gibi bir dönemi şekillendiren bir ismi kaybetti. Başarı bir gecede gelmez. Bu bir süreçtir. Önceliğimiz sportif başarı, taraftarlar sahada bunu isteyen bir takım izlediğinde onlar için her şey daha eğlenceli olur ve daha özel bir atmosfer oluşur. Bu da biz oyunculara başka bir ivme kazandırır.”
“O EŞSSİZ ATMOSFERİ ÇOK İYİ HATIRLIYORUM”
Alman taraftarlar, 2024’te Almanya’da oynanacak şampiyonayı endişeyle bekliyor. Şu anda beklenti 2006’dakinden farklı değil. Sen o zamanları hala hatırlıyor musun?
“O eşsiz atmosferi çok iyi hatırlıyorum. 15 yaşında bir çocuktum hatta bir çekilişte İngiltere-Portekiz maçına bilet kazandım. Taraftar bu şampiyona için hazır olsun. Coşkuyu alevlendirmek biz oyunculara düşüyor.”
“SORUMLULUK ALMAKTAN KEYİF ALIYORUM”
Üst üste üç turnuvadan erken elenen bir takımın kaptanısınız. Avusturya ve Türkiye ile oynanan maçlar coşku yerine hayal kırıklığı yarattı. Başarısızlığın sorumlusu olarak görülmekten çekiniyor musunuz?
“Son aylardaki performansımız pek iyi olmasa da başarılı olacağımıza dair en ufak bir şüphem yoktu. Avrupa Şampiyonasını sabırsızlıkla bekliyorum. Şüpheler olabilir ama beklentilerin olduğunu biliyoruz. Sadece kaptan değilim, birçok sorumluluğum var. Sorumluluk almaktan keyif alıyorum.”
KAPTANLIK AÇIKLAMASI
Almanya Milli Takım kaptanlığına neden siz seçildiniz?
“Karakterimle alakalı olduğunu düşünüyorum. Sosyal biriyim ve takım arkadaşlarım tarafından kabul ediliyorum. Manchester City’de de bunu hissettirdim. Orada futbol oynamanın ötesinde güzel bir atmosfer yaşadık. Başarının temeli budur. Artık bu ruhu milli takımda da uyandırmamız lazım. Henüz takım olarak büyümeyi başaramadık. Ne yazık ki fazla zamanımız kalmadı. Ancak bazen zaman baskısı iyidir. Baskının iyi oyuncular üzerinde etkisi nadiren olur.”
TÜRKİYE MAÇI İTİRAFI
“Almanya’da herkesin sahada ne yapacağını bilmesi gerekiyor. Bu aslında çok zor değil çünkü biz karakterli bir ekibiz. Sorun yaratan kimse yok. ABD’deki iki maçın iyi bir başlangıç olduğunu düşündüm ama Avusturya ve Türkiye’ye kaybettik. Antrenmanlarda her şey çok iyi gidiyor. Neden başarısız olduğumuzu ben de açıklayamıyorum. Kalitemiz diğer takımlara göre çok daha iyi.”
“CITY’DE BUNU ÖĞRENDİM”
“Futbol bir takım sporudur. City’de bunu çok iyi öğrendim. Takım arkadaşlarınıza güvenmeyi başarırsanız en güçlü siz olursunuz. 11 oyuncunun tamamından fark yaratmasını bekleyemezsiniz. Kendimi ayrı tutmuyorum bundan. Takım arkadaşlarıma sahada sık sık bakıyorum. Sadece top bendeyken değil, top başkasındayken de yüzlerine, gözlerine bakıyorum. Ne kadar özgüvenleri var görmek istiyorum. Birbirimize yeterince bakmıyoruz. İşlerin daha iyi gitmesi için bireysel bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Kaptan olarak bunu talep etmek benim sorumluluğumdur. Pep’ten böyle öğrendim.”
“KENDİMİ NADİREN PARLATIYORUM”
“Bugün futbolu seven insanlar bile 90 dakikanın tamamını izlemiyor. Biri sahada özel bir hareket yaptığında gündem oluyor ama saha içinde iyi oynayan diğer oyuncular ön plana çıkamıyor. Bu yüzeysel bakış açısını utanç verici buluyorum. Öne çıkan bir oyuncu değilim. Kendimi nadiren parlatıyorum. Benim için önemli olan sahada herkesin işini doğru yapmasıdır.”
“İDOLÜM HAMİT VE HALİL”
“Çocukken Alman Milli Takımı taraftarıydım ama idollerim Hamit ve Halil Altıntop’tu. Schalke’de oynuyorlardı. Ama onlar da benim gibi Gelsenkirchen’de doğup büyüdüler ve ebeveynleri de Türk’tü. Bu yüzden onları herkesten daha çok seviyordum. ben burada yanlış bir şey göremiyorum. Ben Philipp Lahm değilim ve bu hiç sorun olmadı. Karşılaştırmayı bırakalım artık. Her şeyi olduğu gibi kabul edelim.”